Malatya’da “Peygamberimiz ve Aile” Konulu Konferans Gerçekleştirildi

Müftülüğümüz tarafından Mevlid-i Nebi Haftası etkinlikleri kapsamında 13.11.2019 Çarşamba günü “Peygamberimiz ve Aile” konulu konferans düzenlendi.

Malatya’da “Peygamberimiz ve Aile” Konulu Konferans Gerçekleştirildi
Yayınlama: 16.11.2019
669
A+
A-

Büyükşehir Belediyesi Şehit Ömer Halisdemir Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansa; Sayın Valimizin eşi Nagihan BARUŞ Hanımefendi, Cumhuriyet Başsavcısı Muhammet SAVRAN, Vali Yardımcımız Mustafa ŞAHİN, Vali Yardımcısı Vekili ve Battalgazi Kaymakamı Abdül Kadir DURAN, İl Emniyet Müdürü Ercan DAĞDEVİREN, Battalgazi Belediye Başkanı Osman GÜDER, Turgut Özal Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Feridun MERTER, İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet BİRSİN, İl Müftümüz Veysel IŞILDAR, İl Müftü Yardımcılarımız, İlçe Müftülerimiz, Sivil Toplum Kuruluşlarının Yönetici ve Temsilcileri, Din Görevlilerimiz, Kur’an Kursu Öğreticilerimiz ve vatandaşlar katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasının ardından Hacı Yusuf Taş (Yeni) Camii İmam-Hatibi Mehmet ŞENTÜRK’ün Kur’an-ı Kerim tilaveti ile devam eden programın açış ve selamlama konuşmasını İl Müftümüz Veysel IŞILDAR yaptı.

Daha sonra kürsüye gelen Sabahattin Zaim Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Kamil YILMAZ ise; Toplum Hayatında Ailenin Önemi, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Aile Hayatı, Eşlerin Birbirlerine Karşı Sorumlulukları ve Ebeveynlerin Çocuklarına Karşı Sorumlulukları vb. konuları Kur’an-ı Kerim’den verdiği örneklerle anlattığı konuşmasında şunlara da değindi

“Dinimizde ‘zarûrât-ı dîniyye’ olarak bilinen dinin, canın, aklın, malın ve nefsin korunmasından oluşan beş değer, insan hayatının devamı için olmazsa olmaz mesabesindedir. Bunlar aslında hayatın da gayesidir. Bu saydığımız beş değerin en iyi korunduğu yer hiç şüphesiz aile yuvasıdır.

Aile olmak; insanlık âleminin ataları Hz. Âdem ile Hz. Havva’nın cennette kurup dünyaya indirdiği en kadim bir kurumun bir parçası olarak cennetteki sekinet, huzur ve mutluluğu dünyaya taşımaktır. Yarım iken bütünlenerek insan neslinin devamına vesile olmaktır.

İslam anlayışına göre huzur ve mutluluk için yuva kurulur. Allah Teâlâ, Rum suresinde; “Sükûnet bulmanız için size kendi cinsinizden eşler yaratması, aranızda meveddet ve merhamet peyda etmesi Allah’ın delillerinden mucizelerindendir. Doğrusu bunda iyi düşünen bir kavim için deliller vardır.” buyuruyor. Ayet-i kerimede aile yuvası sıcaklığını sağlamak üzere vurgu yapılan üç kavram öne çıkmaktadır: Sükûn, meveddet ve rahmet. Bu kavramların her birinin ifade ettiği kapsamlı anlamlar vardır. Bu kapsamlı anlamlar gereği gibi algılanıp yaşanabildiğinde aile yuvasına sağlayacağı huzur ve mutluluk açıktır.

Ayette geçen sükûnet, meveddet ve rahmeti, Allah’ın ayetlerinden olmak üzere bir ömür boyu huzur ve mutlulukla devam eden uzunca bir aile birlikteliğinin muhtelif safhaları olarak da yorumlamak mümkündür.

Evliliğin ilk yıllarını oluşturan ve eşlerin fizikî ve ruhî bakımdan birbirlerinde sükûnet buldukları, gözlerini dışa yumup aile yuvasına açtıkları ve sadece birbirlerinin gözlerini görmekle mutlu oldukları platonik dönemdir. Hayatın hızlı akışı, organizmadaki hücrelerin hızlı bir biçimde yenilenmesi sayesinde bu dönemde eşler kendi içlerinde birbirlerine yetmekte ve problemlerini birlikte çözmektedirler.

Evliliğin çocuklarla süslendiği, eşlerin birbirlerine samimi bir dost ve arkadaş gibi hayatın zorluklarını paylaştıkları kemâl/olgunluk dönemidir. İzdivaçların ürünü olan çocuklarının şenlendirdiği ortamda aile yuvası sevgi sıcaklığında kemâle erer. Gençlik, cahillik ve tecrübesizliğin ürettiği yanlış tavırlar azalmış, eşler birbirini iyice tanımış, sevgi ve güvenin egemen olduğu bir ortam doğmuştur. Bir yandan da eşlerin çocuklarını yavaş yavaş yuvadan uçurmaya hazırlandığı hasat dönemidir bu dönem. Belki de aile saadetinin en yüksek seviyede soluklandığı bir ortamdır. Yuvadan uçan yavruların huzur ve mutluluğunu görmek ana yuvadaki meveddeti, muhabbeti tezyîd eder.

Gençlik ve olgunluğun ardından gelen, sekînet ve meveddetle yaşanan dönemden sonraki yaşlılık safhasıdır. Her şeyin aslına rücûu gibi insan da yaşlandıkça çocukluğuna geri döner. Bu hem fizikî davranışlarda yardım ve desteğe muhtaç olmasını hem de psikolojik olarak şefkat ve merhamet desteğine ihtiyaç duyması sonucunu doğurur. Yaşlanan insan merhamet ve şefkate ihtiyaç duyar. Evliliğin bu safhasında eşlerin ilişkileri merhamet zeminine oturmaktadır. Çünkü birbirlerinin desteğine ihtiyaçları vardır. Birbirlerine ihtiyaçlarının daha iyi farkına varmışlar ve biri olmadan diğerinin hayatını sürdürmesinin zorluğunu anlamışlardır. Birbirlerine olan nazarları bile şefkat doludur. Birbirinin sesini duymak, nefesini hissetmek bile eşlerin bu safhadaki huzur ve mutlulukları açısından çok önemlidir.

Ailenin kurulması kadar korunmasının da önemli olduğunu belirten Prof. Dr. YILMAZ, sözlerini şöyle tamamladı: Netice olarak sükûn dönemi eşlerin “can cana”, meveddet dönemi “yan yana”, rahmet dönemi ise “şimdi lâzımsın sen bana” dönemleri olarak değerlendirilebilir” dedi.

Program Vali Yardımcımız Mustafa ŞAHİN tarafından Prof. Dr. Hasan Kamil YILMAZ’a Malatya’mızın simgesi kayısı hediye edilmesi ve 2019 Yılı Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle Başkanlığımız tarafından düzenlenen yarışmalarda dereceye giren görevlilerimize ödüllerinin takdim edilmesiyle sona erdi.

Bir Yorum Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.