Diyanet İşleri Başkanlığı, 37. İl Müftüleri İstişare Toplantısı Sonuç Bildirgesi Yayımladı!
37. İl Müftüleri İstişare Toplantısı, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın başkanlığını yaptığı değerlendirme oturumunun ardından sonuç bildirgesinin kamuoyuyla paylaşılmasıyla sona erdi.
‘Başkanlıkça Planlanan Hizmetlerin Sahadaki Yansımaları’ gündemiyle Antalya’nın Alanya ilçesinde gerçekleştirilen toplantıda, 4 gün boyunca Başkanlığın üst düzey yöneticileri ve 81 il müftüsü tarafından Başkanlığın yürüttüğü hizmetler müzakere edildi. Oturumlar halinde yapılan değerlendirmeler, sonuç bildirgesiyle karara bağlandı.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, alınan kararların hayırlara vesile olması temennisinde bulunarak, 37. İl Müftüleri İstişare Toplantısı Sonuç Bildirgesi’ni kamuoyu ile paylaştı.
19 maddeden oluşan sonuç bildirgesinin tam metni şu şekilde;
Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından, milletimize sunulan hizmetleri değerlendirmek, teşkilat mensuplarımız arasında iletişimi güçlendirerek bilgi paylaşımında bulunmak, ilke ve metot birliği sağlamak üzere düzenlenen 37. İl Müftüleri İstişare Toplantısı 21-24 Aralık 2019 tarihlerinde Antalya’da gerçekleştirilmiştir. Toplantı boyunca “Diyanet İşleri Başkanlığımızca Gerçekleştirilen Hizmetlerin Toplumdaki Yansımaları” konusu etraflıca müzakere edilmiştir.
37. İl Müftüleri İstişare Toplantısı sonucunda aşağıdaki hususların kamuoyuyla paylaşılmasında fayda mülahaza edilmektedir:
1. Diyanet İşleri Başkanlığımız; toplumumuzu din konusunda aydınlatmak, milletimizin manevi hayatına rehberlik etmek ve yüce dinimiz İslam’ın kutlu çağrısıyla bütün insanlığı buluşturmak amacıyla hizmet üreten önemli bir teşkilattır. Aynı zamanda milletimizin kardeşlik harcı, dostluk mayası, ortak değeri ve yeryüzündeki mazlum ve muhtaçlara uzattığı iyilik elidir. Başkanlığımız söz konusu amaca matuf çalışmalarını Kur’an ve Sünnet rehberliğinde, İslam medeniyetinin zengin bilgi mirası eşliğinde, temel kaynaklara dayalı sahih bilgiyi esas alarak gerçekleştirmektedir. Bu sebeple, ülkemizin en köklü kurumlarından olan Başkanlığımız, bütün faaliyetlerinde her türlü etnik, mezhebi, siyasi, kültürel ve ideolojik tartışmaların dışında kalarak İslam’ın temel ilkeleri ve milletimizin ortak değerleri ekseninde hizmet etmeye devam edecektir.
2. 25-28 Kasım 2019 tarihlerinde Ankara’da “Sosyokültürel Değişim ve Diyanet Hizmetleri” üst başlığıyla gerçekleştirilen 6. Din Şûrası, yurtiçi ve yurtdışı din hizmetleri, din eğitimi ve dinî yayınların geliştirilmesi, toplumsal meselelere temel dinî referanslar bağlamında çözümler üretilmesi gibi birçok konuda Başkanlığımız çalışmaları için önemli tavsiyeler içermektedir. Alınan şura kararlarının hayata geçirilmesi konusunda hassasiyet gösterilecektir.
3. İlgi ve algıların sürekli değiştiği günümüzde, küresel ölçekte insanlığın maruz kaldığı krizlerin en temel sebebi, anlam ve ahlak konusunda yaşanan savrulmalardır. Üzülerek müşahede etmekteyiz ki bugün, hayatın manası ve gayesi kaybedilmeye yüz tutmuş; varlığı anlamlı, insanı ahlaklı kılan değerler hayatın dışına itilmiştir. Küresel boyutta bir kimlik, şuur ve istikamet sorunu hayatı kuşatmış; yeryüzü, insanoğlunun hizmetine amade kılınmışken, insan eşyanın esiri olmuştur. Bu sebeple, bütün insanlık için daha güzel bir gelecek adına atılması gereken en önemli adım; bireysel, toplumsal ve küresel boyutta bir ahlak inşasıdır. Dolayısıyla her mümin, insanlık için huzurlu, adil ve yaşanabilir bir dünya oluşturma yolunda gayret göstermeyi, ihmal edilemez bir sorumluluk olarak görmelidir.
4. Günümüzde inancın, maneviyatın, dinî ve ahlâkî değerlerin hayatla bağının koparılması neticesinde, sadece maddeyi önemseyip manayı ihmal eden ya da yalnızca kendini düşünüp çevresine karşı alabildiğine duyarsızlaşan bir anlayış öne çıkmıştır. Zararlı alışkanlık ve bağımlılıklar, dijital ortamların olumsuz etkileri ve bilhassa gençlerin yalnızlığını ve çaresizliğini istismar eden yapıların faaliyetleri, yaşanan krizleri içinden çıkılamaz hâle getirmektedir. Dolayısıyla bu durum hepimizin insani ve vicdani sorumluluklarını gözden geçirmesini gerektirmektedir. Çağımızı kuşatan bunalımdan çıkmanın yolu ise inancımızın ve medeniyetimizin bize öğrettiği şekilde yardımlaşma, paylaşma, dert ortağı ve duygudaş olma gibi değerleri güçlü tutmaktan ve sorunları hep beraber ortadan kaldırmaktan geçmektedir.
5. Diyanet İşleri Başkanlığımız, şiddetle mücadele çalışmalarını en temelde bir merhamet projesi olarak yürütmektedir. Bu bağlamda indirgenmiş ve daraltılmış bir yaklaşımın ötesinde, kimden gelirse gelsin ve kime karşı yapılırsa yapılsın, şiddetin her türlüsüne karşı topyekûn bir mücadele anlayışını benimsemektedir. Dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanlığımız bütün mensupları ve imkânlarıyla, kadın ve çocuklardan yaşlı ve engellilere, mültecilerden evsiz ve kimsesizlere, fiziksel boyuttan psikolojik alana kadar şiddetin her çeşidine karşı güçlü ve kapsamlı bir bilinç oluşturmak, merhametin bir hayat tarzı olarak benimsenmesini sağlamak amacıyla çalışmalarına kararlılıkla devam edecektir.
6. İslam’a göre insanın dünyada bulunuş gayesi, Yüce Yaradana itaat ve yaratılmışlara şefkat ile yeryüzünü imar ve ıslah için çalışmaktır. Bu bağlamda hiçbir mümin, dünyadaki zulüm ve kötülüklere, çevresinde yaşanan olumsuz hadiselere karşı kayıtsız ve duyarsız kalamaz. Nitekim insan, sorumluluk bilincine sahip olduğu için eşref-i mahlûkattır. Dolayısıyla her mümin; eliyle, diliyle ve kalbiyle kararlı bir şekilde kötülükle mücadele etmekle mükelleftir. Diyanet İşleri Başkanlığımızın bütün mensupları, iyiliğin egemen kılınıp kötülüğün ortadan kaldırılması adına milletimize en güzel biçimde örnek olma ve rehberlik yapma sorumluluklarını hakkıyla yerine getirmenin gayreti içindedir.
7. İletişimin tüm boyutlarıyla hayatı kuşattığı, her yaştan insanın vaktinin önemli bir kısmını dijital platformlarda ve sanal ortamlarda geçirdiği günümüzde, medya mecralarının yayın politikaları ve içerikleri oldukça stratejik hâle gelmiştir. Söz konusu alanda sorumluluk bilinciyle yürütülen nitelikli çalışmaların önemi ve etkisi tartışılamaz. Ancak ahlaki ve kültürel değerlerimizi, çocukların ve gençlerin duygu dünyalarını ve gelişimsel özelliklerini dikkate almayan; şiddet, nefret ve kavgayı özendiren sorumsuz içerikler bireysel ve toplumsal yapıda ciddi tahribatlara sebep olmaktadır. Dolayısıyla, medya mecralarında yayın ve paylaşım yapanların ahlaki ilkelere büyük bir titizlikle bağlı kalması, medyayı takip eden herkesin de azami bir dikkat ve duyarlılıkla hareket etmesi hayati önemi haizdir.
8. Diyanet İşleri Başkanlığı kurumsal olarak doğru bilgiye dayalı eleştirileri önemli bir fırsat ve değer kabul etmektedir. Ancak medya aracılığıyla ortaya konan yazı, haber ve yorumların bir kısmının yanlış bilgilere dayandığını görmek üzüntü vericidir. Aziz milletimizin ve Başkanlığımız mensuplarının doğru bilgiye ve gerçek habere ulaşma hususundaki duyarlılığı ve feraseti ise memnuniyet sebebidir. Bu bağlamda Diyanet İşleri Başkanlığı; kurumsal yapısı, hizmet alanları, fetvaları ve görüşleri ile ilgili merak edilen bütün hususları açık ve şeffaf bir şekilde kamuoyuyla ve talep eden herkesle paylaşmaktadır. Buna rağmen araştırmadan, doğru bilgi edinme ihtiyacı duymadan, algı ve manipülasyona dayalı, zan ve vehimlerden beslenen bilgi ve yorumları paylaşarak itibar suikastı yapmak hiçbir insani ve hukuki ilke ile bağdaşmamaktadır.
9. Diyanet İşleri Başkanlığı, başta İlahiyat/İslamî İlimler Fakülteleri ve İmam-Hatip okulları olmak üzere, ilgili kurum ve kuruluşlarla din eğitimi ve hizmeti noktasındaki yakın işbirliğini sürdürmektedir. Sahih dinî bilginin öğretilmesi, nitelikli öğreticiler ve doğru bir yöntemle en ideal düzeyde milletimizin dinî hayatına rehberlik edilmesi amacına matuf söz konusu dayanışma ve koordinasyon birçok müspet neticeyi mündemiçtir. Bu itibarla Diyanet İşleri Başkanlığımız bahse konu işbirliğini çok boyutlu, kapsamlı, koordineli ve disiplinli çalışmalarla devam ettirecektir.
10. Cami, Müslümanlar için inançtan ibadete, eğitimden sanata, aileden topluma kadar hayatın bütün alanlarına yönelik değerleri simgeler. Cami, toplumun her kesiminden insanların hiçbir ayrıma gitmeden bir araya geldikleri, bütün siyasi görüş ve farklı düşünüşlerin üstünde, milletçe hep beraber kaynaşma, kardeşlik ve muhabbeti yaşadıkları yerdir. Diyanet İşleri Başkanlığımız, irşat hizmetleri bağlamında hutbe, vaaz, cami dersleri, yaz kursları gibi programlar ile camilerimizin asr-ı saadette olduğu gibi ilim, eğitim ve tam anlamıyla hayatın merkezi olma özelliğini devam ettirmek için çalışmaktadır. Bu manada tüm görevlilerimiz, nebevî yöntemin izinde cami merkezli eğitim ve irşat faaliyetlerini itinayla devam ettirecektir.
11. Bugün cami inşa faaliyetlerini hem plan, proje, çevre, şehir, mekân, estetik, nüfus gibi açılardan hem de özellikle mevzuat açısından kapsamlı bir şekilde ele almamız gerekmektedir. Camilerimiz, mimari açıdan bulunduğu coğrafyanın ruhuna uygun ve şehrin görünüşüne zerafet katacak şekilde planlanmalı ve toplumun her kesimine hitap edecek nitelikte, kadın, genç, çocuk, engelli ve yaşlı bireylerin ihtiyaçları açısından donanımlı bir şekilde inşa edilmelidir. Camilerimizin herkesin rahat ve huzur içinde ibadetini yapabileceği şekilde tanzim edilmesi, müştemilatında sosyal ve kültürel alanlara yer verilmesi kaçınılmaz bir zorunluluk haline gelmiştir.
12. Ailede adaletin, ihsan ahlakının, sorumluluk bilincinin, istişarenin, karşılıklı anlayışın hâkim kılınması; eşlerin birbirine güven duyması ve bağlılık göstermesi; sevinç ve başarılar kadar, keder ve sıkıntıların da paylaşılması İslâm’ın gereğidir. Bencilliğin ve çıkar ilişkilerinin girdabı içinde güven duygusunu kaybedildiği bir dünyada, aile dokusu da zarar görmektedir. Diğer yandan aileye, nikâha, cinsiyet gibi fıtrî gerçekliklere karşı tavır alan yaklaşımlar, asla tasvip edilemez. Diyanet İşleri Başkanlığı, il ve ilçelerimizde Aile ve Dini Rehberlik Bürolarının öncülüğünde tüm mensuplarıyla aile bilincini güçlendirmek, aile değerlerini ayakta tutmak ve aileyi her türlü riskten korumak amacıyla çalışmalarını sürdürecektir.
13. Bugün bir yanda tüketim sektörü ve gösteriş tutkusu, diğer tarafta tefrika ve anarşi üreten terör örgütleri, hedef olarak gençleri seçmektedir. Ruhunun derinliklerinden gelen en temel ihtiyaç olan “inanma ve bağlanma” duygusu doğru bilgilerle desteklenmediğinde, gençler farklı arayışlar, çelişkiler, bunalımlar, batıl akımlar, sapkın yönelişler ya da boş vermişlik yaşayabilmektedir. Bu sebeple gençliğe yönelik hizmetler, Başkanlığımızın ziyadesiyle önem verdiği ve hızla geliştirdiği hizmet alanıdır. KYK görevlileri ve gençlik koordinatörleri başta olmak üzere, tüm mensuplarımız özel bir dikkat, duyarlılık, özveri ve samimiyetle gençlik hizmetlerine katkıda bulunmaya devam edecektir.
14. Hızlı toplumsal değişimlerin yeni ihtiyaçları doğurduğu günümüzde, manevi danışmanlık ve rehberlik hizmetleri her geçen gün daha da önemli hâle gelmektedir. Nitekim manevi danışmanlık, 25 Ekim 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğ ile bir meslek olarak kabul edilmiştir. Bu manada Diyanet İşleri Başkanlığımız; hastalar, mahkûmlar, bağımlılar, engelliler ve mülteciler gibi toplum kesimlerine sunduğu din hizmetini aslî bir görev telakki etmektedir. Söz konusu gruplara yönelik manevi danışmanlık ve rehberlik çalışmalarının daha kapsamlı ve nitelikli hâle getirilmesi adına üniversitelerin de açacakları dersler ve programlarla, Başkanlığımız personelinin mesleki formasyonunu desteklemesi son derece önemlidir.
15. Diyanet İşleri Başkanlığımız, başta Kur’an-ı Kerim ve temel dinî bilgiler olmak üzere, Peygamber Efendimizin hayatını öğrenmek isteyen vatandaşlarımız için Kur’an kurslarında, her yaşa ve mesaiye uygun şekilde programlar uygulamaktadır. Bu manada, milletimizin Kur’an kurslarımıza gösterdiği teveccüh, başta hafızlık kursları olmak üzere ihtiyaç odaklı Kur’an kurslarından yaz kurslarına kadar tüm eğitim alanlarımızın geliştirilmesini ve yaygınlaştırılmasını gerekli kılmaktadır. Kur’an kursu hizmetlerini her açıdan en iyi düzeye taşıma gayreti içerisinde olan Diyanet İşleri Başkanlığımız, bu alanda büyük bir titizlik ve özveri ile hizmet etmeye devam edecektir.
16. Başkanlığımız, çocuklara yönelik faaliyetleri önemsemektedir. Bu kapsamda açılan 4-6 yaş grubu Kur’an kurslarımız, çocuklarımızın İslam inancı ve ahlakıyla tanıştığı, değerlerimizi yaşayarak öğrendiği son derece verimli bir hizmet ağına dönüşmüştür. Değişen toplumsal talepler ve oluşan yeni ihtiyaçlar göz önüne alındığında, 4-6 yaş grubu kurslarımıza olan ilginin daha da artacağı öngörülmektedir. Bu doğrultuda, 4-6 yaş grubu kurslarımızı fizikî imkân, nitelikli eğitimci ve kapsayıcı eğitim programlarıyla her açıdan geliştirmek en önemli hedeflerimizdendir. Ayrıca çocuklarımızın her açıdan gelişimsel özelliklerine uygun süreli, basılı ve görsel yayınlar hazırlanmaktadır. Bu manada dijital platformda oluşturulan Diyanet Çocuk Kanalı da önemli bir imkândır.
17. İletişim imkânlarının hızla gelişmesiyle ortaya çıkan bilgi karmaşası, sağlam kaynağa ve doğru bilgiye ulaşmayı bir hayli zorlaştırmıştır. Başkanlığımız, vatandaşlarımızı doğru dinî bilgiyle buluşturarak din istismarının önüne geçmek ve toplumsal bütünlüğümüze katkı sağlamak, özellikle gençlerimizi tehdit eden aşırı ve sapkın fikrî akımlarla mücadele ederek halkımızı bilinçlendirmek amacıyla yayın faaliyetleri yürütmektedir. Gerek görsel gerekse basılı ve süreli yayınlarımızın ülkemizin ilim ve kültür tarihine katkısı tartışılmazdır. Bu bağlamda, Diyanet İşleri Başkanlığınca günümüzün ilgi ve ihtiyaçları gözetilerek yayınlanan kitapların, Aylık Dergi, Aile Dergisi ve Çocuk Dergisi gibi süreli yayınların toplumun her kesimine ulaştırılması için daha fazla çalışılması gerektiği açıktır.
18. İslam’ın hakikatlerini, kültürel değerlerimizi, güzel ahlakı ve insanî duyarlılıkları dikkate alan, aile ve toplum yapımızı koruyup güçlendiren dinî içerikli televizyon yayınlarının önemi ortadadır. Bu yönüyle Başkanlığımızın hizmetlerine yeni bir ivme kazandıran Diyanet TV, her yaştan izleyici için bir irşat, eğitim ve rehberlik aracıdır. Diyanet TV, hikmetli bir dil ve sade bir üslup ile dinimizin ilkelerini topluma ulaştırmak amacıyla günübirlik tartışma ve gerilimlerden uzak, kuşatıcı ve kucaklayıcı bir yayın politikası izlemektedir. Bu meyanda, Diyanet TV’nin yurt içinde ve yurt dışında büyük bir ilgiyle takip edildiğini görmek memnuniyet vericidir.
19. Bugün, bütün dünyanın gözü önünde ümmetin mahzun beldelerinde, Yemen’den Doğu Türkistan’a, Keşmir’den Filistin’e kadar tüm mazlum coğrafyalarda büyük bir insanlık dramı yaşanmaktadır. İnsani ve hukuki ilkeleri yok sayan bir anlayış ve zulüm, işkence, baskı, dayatma, asimilasyon ve yıldırma gibi zalimane tutumlar karşısında insan hak ve onuruna saygı duyan vicdan sahibi hiç kimsenin sessiz kalması düşünülemez. Dolayısıyla, ümmetin birlik ve bütünlüğünü merkeze alan somut, kalıcı, gerçekçi adımlar atmanın ve kötülük, haksızlık, adaletsizlik ve merhametsizlik karşısında hep birlikte mücadele etmenin gerekliliği bir kez daha açıkça ortaya çıkmıştır. Bu itibarla, mazlumlar ve masumlar özgürlüğüne kavuşuncaya kadar üzerimize düşen tüm sorumlulukları yerine getirmemiz her şeyden önce bir insanlık vazifesidir.