İslâm dini birlik ve beraberliğe büyük önem vermiştir. Bunun en önemli göstergelerinden bir tanesi, günlük beş vakit namazın, haftada bir cuma namazının ve senede iki kez olan bayram namazlarının cemaatle, topluca kılınmasıdır. Cemaat, “Toplamak, bir araya getirmek” anlamındaki cem’ kelimesinden gelmektedir ki, namazı imamla birlikte kılan topluluğun adıdır. Rabbimiz: “Namazı kılın, zekâtı verin, rükû edenlerle beraber rükû edin.” (Bakara, 2/43) Ayeti kerimede “rükû edenlerle beraber rükû edin” buyrulurken cemaatle namaza işaret vardır.
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Bir kimsenin cemaatle kıldığı namazın sevabı, evinde ve çarşı pazarda kıldığı namazdan yirmi beş kat daha fazladır. O kimse abdestini güzelce alıp, sonra sadece namaz kılmak maksadıyla mescide giderse attığı her adım sebebiyle bir derece yükseltilir, bir hatası da silinir. Namazını kıldıktan sonra abdestini bozmadan namaz kıldığı yerde kaldığı müddetçe, melekler ona: ‘Allah’ım! O’na rahmetinle muamele et, ona acı!’ Diyerek dua etmeye devam ederler. O kimse namazı beklediği sürece namazdaymış gibidir.” (Buharı, Ezan, 30; Müslim, Mesacid, 272)
Hz. Peygamber (s.a.s.), Mescid-i Nebevî’nin inşa edilmesinin ardından vefatına kadar ise bütün farz namazları, cemaatle kıldırmış ve her fırsatta ashâbına cemaate katılmayı tavsiye etmişti. Allah Resulü (s.a.s.), Mekke döneminde Daru’l-Erkam’da, Medine’ye teşrif ettikten sonra Mescidi Nebevi’de sahabesine imam olmuş, onlarla birlikte cemaatle namaz kılmıştı. Onun hayatında savaşlar, seferler cemaatle namaz kılmaya mani olmamıştı.
Müslüman, cemaatle namaza devam ederek rahmet ve ilâhî himmete talip olmaktadır. Cemaatle edilen duaların da Allah yanında daha makbul olacağı umulur. Bunun yanı sıra cemaatle namazın kişiyi faydasız işlerin ve günahların işlendiği ortam ya da topluluklardan uzaklaştırarak her türlü sapma ve kaymadan korumak gibi bir rolü de bulunmaktadır. Nitekim Hz. Peygamber’in (s.a.s.), Ebu’d-Derdâ’ya, bir yerde üç kişi olup da cemaatle namaz kılınmazsa, şeytanın onları kuşatıp yeneceğini söyledikten sonra,“Cemaate devam et, çünkü kurt, sürüden ayrılanı yer!” (Ebû Dâvûd, Salât, 46) şeklindeki ikazı, ümmet şuurunun cemaat ruhuna bağlı olduğunun, aksi takdirde tek başına kalan kişinin kaybolup gideceğinin, cemaatten mahrum fertlerin oluşturduğu toplumların da çökeceğinin en güzel ifadesidir. (Hadislerle İslam, 2/190-191)
Cemaatle namaz kılmak Hanefi mezhebine göre sünneti müekkededir. Ancak vakti olan Müslümanların namazlarını cemaatle kılmak suretiyle bu dinî ve içtimaî görevi yerine getirmeleri gerekir. Hatta fakihlerin çoğunluğuna göre, İslâm’ın şiârından sayılan cemaati tamamen terk ederek camilerini kapalı, minarelerini ezansız bırakan belde halkı bu şiârı ihya etmeye zorlanır.
Cami adabı ve cemaatle namaz kılarken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar:
a) Camiye giderken vakarlı olunmalı, sağ ayakla ve abdestli girilmeli, girerken Peygamber Efendimize salavat-ı şerife getirilmelidir.
b) Camiye gelirken beden ve elbise temizliğine dikkat edilmelidir.
c) Camiye girildiğinde vaaz ediliyor veya Kur’an-ı Kerim okunuyor ise sükûnetle dinlenilmelidir. Ayrıca Cuma veya bayram günlerinde hutbe okunurken konuşmak, başka şeylerle ilgilenmek, cep telefonuyla meşgul olmak ibadetin özünden uzaklaşmaya ve sevabından mahrum kalmaya sebep olacağından bu davranışlardan sakınılmalıdır.
d) Cami içerisinde cep telefonları kapatılmalı veya sessiz konuma alınmalıdır.
e) Mescide girildiğinde ezan okunmamış ve mekruh vakit değil ise, iki rekat Tehıyyetü`l-Mescid namazı kılınması sünnettir.
f) Okurken yanındakini rahatsız edecek şekilde yüksek sesle okunmamalıdır.
h) Öncelikle ön saflar doldurulmalıdır, sonra ikincisi, sonra diğerleri. Ön safta boş yer varken caminin gerisinde imama uyulması uygun değildir.
ı) Cemaatle namaz kılarken imamın arkasına, varsa, cemaate namaz kıldırabilecek kadar bilgisi olan birisi durmalıdır. Resûlullah, imamın arkasına öncelikle ilim sahibi ve âkil kimselerin sıralanmasını istemiştir. (Müslim, Salât, 123)
i) Herkesin geçeceği kapı ağzı, merdiven önü, en arka kısım gibi insanların mecburen geçeceği yerlerde namaza durmamak gerekir ki, insanlar bilmeden namaz kılanın önünden geçmesinler.
j) Camiden çıkarken önce sol ayak dışarı atılmalıdır.
Bütün bu uyarılar cemaatle namazda oluşan mânevî ortamı bozacak, cemaati rahatsız edebilecek ve onlara zarar verecek hiçbir duruma mahal verilmemesi amacına yöneliktir.
Camiye gitmeyi alışkanlık hâline getirmek, namazı cemaatle kılmak ve mescitlerin bakımı ile uğraşmak İslâm’ın şiarlarındandır. Cemaatle namaz, dünyevî ve uhrevî kazanımlarıyla Peygamberimizden ümmetine miras kalan en kuvvetli sünnetlerden birisidir. Allah Resûlü, hayatının son ânına kadar namazın cemaatle kılınmasına büyük önem vermiş, ashâbına bunu tavsiye etmiş ve karşılığında büyük sevapların verileceğini müjdelemiştir.
Cami ve cemaat adabına riayet ederek kılınan namaz, kulluğumuzda huşuya, kurtuluşa ve Rabbimizin rızasını kazanmaya vesile olacaktır. Rabbim bizleri kalpleri mescide asılı olan kullarından eylesin.
Hazırlayan: Hüseyin Yazıcı
İl Vaizi