Adıyaman İl müftülüğü tarafından Türkiye Petrolleri Anonim ortaklığı konferans salonunda mutlu aile ve huzurlu toplum konulu konferans düzenlendi. Konferansa İzmir Katip Çelebi üniversitesi rektörü Prof.Dr. Saffet Köse konuşmacı olarak katıldı.
Köse, Türkiye’de insanların büyük bir kesiminin mutluluğu ailede aradığını dile getirdi.
Köse, “İnsanımızın yüzde sekseni mutluluğu aile içerisinde görmektedir. Kadın, erkek, çocuk kim varsa huzuru ve mutluluğu ailede buluyor. Bu çok güzel bir şeydir. Aile içerisinde problemlerimiz var ama aile bizim halen en güçlü kurumumuzdur, bununla ne kadar gurur duysak azdır. Aile, sosyolojik olarak devletlerin örgütlenme modeli olarak kabul edildiği için aile ile ilgili sorunlar, toplumun bütün kesimlerini çok etkiliyor. Her bir aile devlet içinde küçük devletlerdir. Birbirleri ile ilişkilidir. O yüzden aile iyi veya kötü ise o toplumun tamamını ilgilendiriyor. Eğer bir aile boşanmış ise bu sadece karı-kocayı değil çocukları, komşuları, herkesi ilgilendiriyor.” ifadelerini kullandı.
“Allah ailenin bütün hallerine müdahildir”
“Moderniteye göre dinin sadece mabetlerde kalması, insanların kendi ilişkilerini istedikleri gibi kurmaları gerektiğini hatırlatan Köse, Kur’an-ı Kerim’de ve tahrif edilmelerine rağmen Tevrat, Zebur ve İncil’deki aile ile ilgili kısımlarda Allah’ın, ailenin bütün hallerine müdahil olduğunu belirtti.
Köse, “Aile kurulmadan önce, kuruluş esnasında, kuruluşundan sonra işleyişinde, sonlanmış ise sonlanma biçimi ve sonrasındaki hükümlerde ayrıntılı bir şekilde aileyi belirlemiştir Cenab-ı Allah. Cenab-ı Allah, aileye bu kadar müdahil oluyor. Modernite diyor ki ‘Sen karışma, ben bildiğimi yaparım’ ve bu iki zihniyet aile üzerinde karşılaşıyor ve oradaki gerilim yükseliyor. Bundan dolayı aile ile ilgili çatışma ve sorunlar çok müthiş bir şekilde devam ediyor. Bütün dünyada bu böyledir, toplumun bütün kesimleri bu yönden etkileniyor. Bu nedenden dolayı aile içi tartışmalar bir sekülerleşme ve dindarlık arasındaki çatışmanın alanıdır. Bunu böyle görmek lazım, bu sosyolojik bir gerçektir.” şeklinde konuştu.
“Nikâhın en önemli işlevi iffeti korumaktır”
İnsanların şehvetlerine yenik düşmemesi için nefse itimat etmemeleri gerektiğini vurgulayan Köse, “Kadın-erkek beraberliğini meşru gören tek yol nikâhtır, başka yol yoktur. Gerek Kur’an-ı Kerim’de gerek tahrif edildiği halde Tevrat’ta, Zebur’da ve İncil’de orada kalan ilahi kalıntılarda birtakım hakikatler var. Orada ve bizim ahlak kitaplarımızda nikâhın en önemli işlevi iffeti korumaktır. İffet, nikâh üzerinden sağlanır. Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (Sallallahu Aleyhi Vessellem) bunu açıkça söylüyor. Kutsal kitaplarda insanın en zayıf olduğu, en çaresiz kaldığı, en zor disiplin altına alınabilen ve insana en çok bezdiren güç, şehvet gücüdür. Cenab-ı Allah, Kur’an-ı Kerim’de Hazreti Yusuf ile ilgili olan kısımda, ‘Eğer Rabbinden bir burhan görmemiş olsaydı mutlaka Züleyha’nın isteğine cevap verecekti.’ Cenab-ı Allah, Hazreti Yusuf’a cehennemi gösterip oradan uzak tutuyor. Allah’ın koruması altında olan peygamberler böyle bir tehlike üzerinde ise bizim daha çok dikkat etmemiz gerekiyor. Çünkü Peygamberler Allah’ın koruması altındadır. Onların davranışları bizim için değer taşıdığından hataları bizlere delil olmasın diye Allah onları kötülükten, günahtan koruyor. Bizim öyle bir şansımız yok. O yüzden Hazreti Yusuf dahi çaresiz kalıyorsa bu konuda diğer insanlar çok daha dikkat edecek.” dedi.
“Aileyi bozduğun anda her şey bozulur”
Şeytanın aileyi bozmak için çok uğraş verdiğini ifade eden Köse, sözlerine şöyle devam etti: Aileyi bozduğun anda her şey bozulur. İblis’in bizimle bir sınavı var. Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde şeytanın insana en fazla yaklaşmak istediği alanın şehvet alanı olduğunu bize bildiriyor. Ailenin bozulması, çözülmesi şeytanın en çok sevdiği şeydir. Eğer karı-koca arasında bir problem çıkmış ise bunun çözümünü Kur’an-ı Kerim bize bildirmiştir. Şunu bilmesi lazım insanların; bilsinler ki şeytan tepelerindedir. Şeytan en çok aileyle uğraşıyor. Diğer insanlar da onu körüklüyorsa onlar da şeytanın yardımcıları olarak oradadırlar. Bizim aileyi koruma yönünde bir duruş sergilememiz gerekiyor. Nikâh çok önemli bir şeydir. O yüzden Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; ‘Nikâhın en bereketlisi, en makbulü, Allah katında en değerlisi masrafı en az olanıdır.’ Nikâhı kolaylaştırmak gerekiyor.
Evlenmek isteyen kişilere maddi olarak yüklenilmemesi gerektiğinin altını çizen Köse, “Kur’an-ı Kerim’de ve Peygamber Efendimizin hadislerinde evlenmek isteyen kişilerin önlerinin açılması ve yardımcı olunması gerektiği hususu yer almaktadır. Evlilik noktasında kolaylık sağlayın. ‘Şu eksiktir, bu eksiktir’ gibi şeyleri salih insanların önüne sürmeyin. Eğer onlar fakir iseler Allah onları fazl ve keremiyle zenginleştirecektir. Eğer Mü’min isek buna inanmamız gerekiyor. İmanımızın gereğidir bu.” ifadelerini kullandı.
“Eşyalara mahkûm olmuş durumdayız”
Köse, “Bugün evlerimizde maalesef eşyalara mahkûm olmuş durumdayız. Niçin kullanmadığımızı da bilmiyoruz. Birileri, ‘al’ dedi diye alıyoruz. Ne işe yaradığını bilmiyoruz. Belki ömrümüzde bir defa dahi kullanmayacağız. Niye alıyoruz bunları ben anlamış değilim. O yüzden bir sosyolog tespitinde, ‘Dünyada tüketicilerin özgürlüğü tam bir aldatmacadır, hepsi üreticilerin kölesidir.’ diyor.” şeklinde konuştu.
Mutlu ve kalıcı evliliklerin Kur’an-ı Kerim’in emirlerine göre yaşamakla olacağını söyleyen Köse, “Kur’an-ı Kerim bunu 3 kavram ile ifade ediyor. Bunlar; rahmet, meveddet ve sekinet. Eğer evlilik mutlu ve kalıcı olacak ise Kur’an-ı Kerim’deki bu 3 kavramın üzerinde olması gerekir. Eğer bu 3 kavramdan birisi ailede hâkim ve bu aile devam ediyorsa bilin ki birisi diğerine ‘üzülme’ diyor. Diğeri de buna katlanıyor, buna hakkımız yok. Aileyi mutlu kılan bu 3 kavram birbirine bağlıdır. Rahmet ve meveddet İslam’ın ana dinamiğidir. İslam’ı tek kelimeyle tarif edemesiniz ama tarif edecekseniz o tek kelime, merhamettir.” dedi.
“Merhamet karı-koca arasında acımak demek değildir”
Eşler arasında merhametin 2 boyutunun olduğunu belirten Köse, “Merhamet karı-koca arasında acımak demek değildir. Karı-koca arasındaki acımak incitici bir şeydir. Bu, Allah ile kul arasında; anne, baba ve çocuklar arasında olabilir. Karı-koca arasında merhametin iki rüknü vardır: Biri nezaket, zerafet ile hareket etmek, kırıp dökmemektir. İkincisi ise ihsandır. İyi davranmak ve iyilik etmek, İyilik ise istenileni istendiği zaman, istendiği kadar içten yapmak demektir. Bundan dolayı Allah-u Teâlâ iyiliğe ‘hasene’ diyor Kur’an-ı Kerim’de. Yaptığımız iyiliği içten yapmıyorsanız, Allah bunu kabul etmiyor. Bundan dolayı karı-koca arasında merhamet, meveddet ve ihsan boyutlu bir ilişkiyi belirleyen kavramdır. Eğer böyle bir ilişki varsa karı-koca arasında, bunda meveddet vardır. Meveddet, karşılıksız sevgidir.” ifadelerine yer verdi.
Köse sözlerine şöyle devam etti:
“Muhabbet gönüldeki sevgidir, meveddet bunun dışa yansıması ve karşılıksız olanıdır. Eğer sevgi karşılıksız ise bunda sekinet vardır. Sekinet ise mutluluk demektir. Rahmet, merhamet sekinetin belirlediği aile ortamında tavır olmaz, sen-ben kavgası olmaz, aileyi kim yönetecek derdi olmaz. Kim ne yapabiliyorsa yapabildiği kadar onu yapar. Eğer aile içerisinde böyle bir ortam varsa burada bir sorun çıkmaz. Problem çıkmaz demiyorum. Problem mutlaka çıkar. Çünkü nefis taşıyoruz problem olacak, problemsiz aile yok. Peygamberimizin ailesinde dahi problem vardı. Hazreti Ali’nin Hazreti Fatma ile arasında problem oluyordu. Allah Resulü onların arasında oturup problemlerini çözüyordu. Böyle rahmet, meveddet ve sekinetin olduğu bir ortamda çocuklar, kendileriyle barışık olur.” dedi.