“Sıfır Atık, Sıfır İsraf Projesi” temasıyla düzenlenen “Çevre Ahlakı Projesi” tanıtım programı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın katılımıyla Diyanet İşleri Başkanlığı’nda gerçekleştirildi.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nda “Sıfır Atık, Sıfır İsraf” temasıyla düzenlenen “Çevre Ahlakı Projesi” tanıtım programı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın katılımıyla gerçekleştirildi.
Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programda konuşan Emine Erdoğan programa katılmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek, “Türkiye, yeşil bir hac ibadeti yanında hayvan hakları, sıfır açlık, israf, sıfır atık, sürdürülebilirlik gibi konularda manifestolar yayınlayarak tüm Müslüman toplumlara liderlik yapabilir” dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığını, “Sıfır Atık” konusundaki gayretleri nedeniyle tebrik eden Emine Erdoğan, “Çevreyle olan ilişkimiz, her şeyden önce bir ahlak meselesidir. İslam’da çevreyi korumak, hayvanların hakkını gözetmek, israf etmeden tevazu ile yaşamak bir seçenek değil, Müslüman olmanın gereğidir” diye konuştu.
Tüm insanlığın olduğu gibi Müslümanların da tabiatla imtihanının hayli zor geçtiğini belirten Emine Erdoğan, şöyle konuştu:
“Her şeyden öte, insan doğanın parçası mı yoksa efendisi mi? Bu konuda bir zihin karışıklığı içinde olduğumuzu görüyorum. Maalesef eşref-i mahlukat olmayı, tabiata tahakküm kuran efendi olmak ile karıştırdık. Gazete manşetlerimiz, hayvanlara işkence konusundan geçilmiyor. Su kaynaklarını yok etmenin doğurduğu sonuçlarla hesaplaşıyoruz. Oysa yaratılmış her zerrenin, Rabb’ini tesbih ettiği kainatta, çevre ahlakı yüksek bir nezaket gerektirir. Ağaca su vermek, ağacın hakkını gözetmektir. Sulara zehirli atık atmamak, suyun hakkına riayettir. Enerji kaynaklarını doğru kullanmak, gelecek nesillerin hakkına saygıdır.”
“1 kilogram ekmeğin israfı 1,6 litre suyun da israfı demek”
Emine Erdoğan, Müslümanlar olarak israf meselesini şahsi tüketimlerin ötesinde, daha geniş anlamıyla görebilmek gerektiğini de vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Ay sonunda elektrik, su, gaz faturalarımız düştüğünde israftan kaçınmış olmuyoruz. 1 kilogram ekmeğin israfı, onu yapmak için kullanılan 1,6 litre suyun da israfı demek. 1 pamuklu tişörtün israfı, onun üretimi için harcanan 2 bin 700 litre suyun da israfı demek. Biz, sadece kendi çeşmemizden, ampulümüzden, soframızdan değil, yeryüzünde halife olmanın sorumluluğunu taşımaktan mesulüz. Afrikalı bir çocuğun, temiz su bulamadığı için maruz kaldığı hastalıkları çocuklarımıza doğru anlatabilirsek, 1 dilim ekmeğin undan çok daha fazla anlamı olduğunu da kavratmış oluruz.”
Bu bilincin yerleşmesinde Diyanet İşleri Başkanlığına çok önemli görevler düştüğünü dile getiren Emine Erdoğan, camilerin, vatandaşları çevre konusunda da duyarlı hale getirecek geniş bir iletişim ağına sahip olduğunu vurguladı.
“İnsan, dünyadaki en büyük çevreci ekolün ümmetimizden çıkmasını bekliyor”
Çevre kirliliğinin ya da israfın sebeplerinin sadece kimyasallar, silahlanma ve kaynakların fütursuzca kullanımında aranamayacağını vurgulayan Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunlar yalnızca hastalık belirtileridir. Bu koşulları oluşturan ve çevreyi yok olmakla burun buruna getiren sebepleri, zihniyette aramak gerekir. Şayet bizi özümüzle buluşturacak ‘rafine Müslüman aklına’ geçişi başarmazsak, yalnızca hastalığın belirtilerini baskılamış oluruz. Bu güzel dinin emir ve yasaklarına baktığımızda insan, dünyadaki en büyük çevreci ekolün, en ateşli hayvan hakları savunucularının ümmetimizden çıkmasını bekliyor. Fakat üzülerek görüyoruz ki durum böyle değil, 2010’da yapılan bir araştırmaya göre, 2,5 milyon hacı kutsal topraklarda hac ibadetini ifa ediyor ve ardında 100 milyon plastik şişe bırakıyor. Üzülerek belirtiyorum ki çevre konuları söz konusu olduğunda, uluslararası platformlarda İslam’ın çevre ahlakı için söylediklerinin sesi henüz yeteri kadar gür çıkmıyor.”
“İslam’ın çevreci kimliği uluslararası platformlarda tanıtılmalı”
Emine Erdoğan, Hazreti Muhammed’in hayatını, doğaya ve hayvanlara karşı olan tutumunun iyi anlatılmadığını ifade ederek, şöyle devam etti:
“İsraf, gündelik pratiğimiz olmuşsa sahabe efendilerimizi tanımıyoruz demektir. Çocuklarımıza kanaat etmeyi öğretememişiz demektir. Oysa kanaat demek, sürdürülebilirlik demek. Umuyorum ki bu güzel projenin bir sonraki adımı, İslam’ın çevreci kimliğini uluslararası platformlarda tanıtmak olur. Bu gerçekten hareketle, Diyanet İşleri Başkanlığımızın, çevreci bir hac organizasyonu ile tüm İslam ülkelerine örnek olmasını bekliyoruz. Türkiye, yeşil bir hac ibadeti yanında hayvan hakları, sıfır açlık, israf, sıfır atık, sürdürülebilirlik gibi konularda manifestolar yayınlayarak tüm Müslüman toplumlara liderlik yapabilir.”
Aslında tüm insanlığın ekolojik bir bunalımla karşı karşıya olduğunu aktaran Emine Erdoğan, bazı temel soruların cevaplarının doğru verilmeyip, meselenin kökenine inilmediği takdirde gerçekçi çözümler bulunamayacağına işaret etti.
“Sıfır Atık, Sıfır İsraf girişiminin, topluma yeni bir bilinç aşısı olacağına inanıyorum”
İnsanoğlunun ihtiyaçları için tabiattan faydalanmakla, onun hakkına riayet arasında dengeli bir yaşam kurmakla sorumlu olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, modern hayatın sunduğu yaşam kültürünü, kendi inanç ve değerler filtresinden geçirmek gerektiğini söyledi.
“Kendimize şimdi çeki düzen vermezsek, çocuklarımıza miras bıraktığımız yorgun ve tükenmiş dünya için verecek bir cevabımız olmayacak” uyarısında bulunan Emine Erdoğan, “Diyanet İşleri Başkanlığımızın Sıfır Atık, Sıfır İsraf girişiminin, topluma yeni bir bilinç aşısı olacağına inanıyorum. Bu çabanın bütün emektarlarını kutluyorum.” ifadesini kullandı.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: “İnsan-çevre ilişkisinde en üst ve belirleyici yaklaşım, emanet bilincidir”
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ise yaptığı konuşmada, hava, su, toprak, tabiat ve ekolojinin bütün unsurlarıyla iyi ilişki içerisinde olmanın insanın iman ve kulluk görevi olduğunu söyledi.
Başkan Erbaş, “Sıfır israf-sıfır atık” bir slogan olmanın ötesinde, Müslümanların “temiz ve yaşanabilir bir dünyanın, gelecek nesillere emanet edilebilmesi adına” en büyük şiarı olması gerektiğini ifade ederek, “İnanıyorum ki Diyanet İşleri Başkanlığı mensuplarımız, her konuda olduğu gibi bu konuda da milletimize önderlik ve rehberlik edeceklerdir” dedi.
İslam inancının ve düşüncesinin temeli olan tevhidin İslam’ın ekoloji doktrininin de merkez noktası olduğunu ifade eden Başkan Erbaş, şöyle devam etti:
“Bugün, insan-çevre arasındaki dengenin bozulması, esasen insanla Allah arasındaki bağın ortadan kalkmasından kaynaklanmaktadır. Bu sebeple, çevreyle barış içinde olmadan Cenâb-ı Hak’la her yönden uyum içinde olmak mümkün değildir.”
Başkan Erbaş, sosyal bir varlık olan insanın dış dünyayla, sosyal çevre ve toplumsal ilişkiler ile ekolojik çevre ve diğer varlıklarla ilişkiler olmak üzere iki boyutlu bir ilişkisi olduğu değerlendirmesinde bulunarak, “İslam’a göre, sosyal çevre ile ekolojik çevrenin müminlere yüklediği ahlaki ve hukuki sorumluluklar aynıdır. Bunlar da insanın çevreyle ilişkisini belirleyen sorumluluk, emanet, güzel ahlak ve salih amel gibi değerler etrafında şekillenmektedir “diye konuştu.
İnsanın yeryüzünü ıslah, inşa ve imar etme sorumluluğu olduğuna dikkat çeken Başkan Erbaş, “İmanımızın ve kulluğumuzun gereği olan bu sorumluluk, çevreyle ilişkimizin başlangıç noktasını teşkil etmektedir. Diğer taraftan çevre, Yüce Allah tarafından Kur’an’ın fermanıyla insana emanet edilmiştir. Bu açıdan, insan-çevre ilişkisinde en üst ve belirleyici yaklaşım, emanet bilincidir” ifadelerini kullandı.
Başkan Erbaş, günümüzde, yarınları düşünmeden çevreye yönelik sorumsuz, umarsız ve hoyratça bir yaklaşımın müşahede edildiğini belirterek. “Eğer insanoğlu, bu tamahkâr yaklaşımından vazgeçip, çevreyle ilişkisini makul ve ölçülü bir denge ekseninde düzenlemezse, mikro ve makro planda birçok sıkıntıyla karşılaşacağımız aşikârdır” şeklinde konuştu.
“İnsanlık, yarınlarını mahvedecek iki vahim tabloyla karşı karşıya”
Başkan Erbaş, “Müslüman, bir ağaç diker yahut ekin eker de ondan kuş, insan veya hayvan yerse, bunlar onun için sadaka olur” hadisinin insanların istifade ettiği doğal çevre ile ilgili yaklaşımın uhrevi neticesini ortaya koyduğunu dile getirerek, insanın çevreyle ilişkisinin ahirette hesaba çekileceği bir kulluk sorumluluğu olduğunu kaydetti.
İnsanlık, yarınlarını mahvedecek iki vahim tabloyla karşı karşıya olduğuna vurgu yapan Başkan Erbaş, şöyle konuştu:
“Birincisi, her türlü nimetin sahibi olan Allah’a karşı nankörlüğün, yeryüzünde aç ve yoksul milyarlarca insana karşı haksızlık ve vicdansızlığın resmi olan israfın korkunç boyutlara ulaşmasıdır. Bu durum aynı zamanda, küresel açlık sorunu ortaya çıkaran en önemli sebeplerdendir. Hal böyleyken, yaşadığımız çağda üretim ve tüketim dengesine dair pek çok teori ve pratik çalışmaya rağmen, çılgınlık seviyesine varan tüketim anlayışı ve korkunç bir israfa karşı koyamayışımız oldukça manidardır.
İkincisi ise çevre kirliliğidir. Bu noktada açıkça ifade etmeliyim ki, çevreyi ihmal eden, havayı, suyu, toprağı kirleten insan, kendi elleriyle kendi geleceğini yok etmektedir. Allah’ın yeryüzündeki merhamet nişanesi canlı türlerini ve en büyük nimeti bitki çeşitliliğini yok etmektedir. Dahası gelecek nesillere nefes alınamaz, yaşanılamaz bir dünya bırakarak bütün insanlığın geleceğine kastetmektedir.”
“Sigara çağın vebası bir maddedir”
Başkan Erbaş, sigaranın çevreyi kirlettiğine, pek çok hastalığa ve ölümlere ve de israfa sebep olduğuna değinerek, “Sigara, izmaritiyle, dumanıyla, kokusuyla ve yılda 100 bini aşkın vatandaşın ölümüne sebep olmasıyla, çevreye ve sağlığa zararı, yıllık 100 milyar TL’yi aşan, israfa sebep oluşuyla çağın vebası bir maddedir” diye konuştu.
İnsan-teknoloji-çevre ilişkisini sorumluluk, emanet, güzel ahlak ve salih amel bağlamında yeniden gözden geçirmenin elzem olduğunun altını çizen Başkan Erbaş, “Aksi takdirde yaşanacak çevresel krizlerin, küresel ifsat ve israfın, yaşadığımız dünyayı topyekûn kaos ve kargaşaya sürüklemesi kaçınılmazdır” dedi.
Programa, Diyanet İşleri Başkanlığı üst düzey yöneticileri ile çok sayıda kurum personeli katıldı.