Türkiye Diyanet Vakfının “Dünyayı iyilik değiştirecek” sloganıyla düzenlediği “5.Uluslararası İyilik Ödülleri”, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın katılımıyla gerçekleştirilen törende sahiplerini buldu.
Türkiye Diyanet Vakfının “Dünyayı iyilik değiştirecek” sloganıyla düzenlediği “5.Uluslararası İyilik Ödülleri”, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın katılımıyla gerçekleştirilen törende sahiplerini buldu.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen törende, Türkiye’den ve yurt dışından bini aşkın yaşanmış iyilik hikayesi içerisinden belirlenen yedi kişiye “5.Uluslararası İyilik Ödülleri” verildi. Bu yılki vefa ödülü ise hayatını münevver bir gençlik yetiştirmeye ve imam hatip okullarına vakfeden, Türkiye’nin ilk İmam Hatip Lisesi Müdürü merhum Mahmut Celalettin Ökten’e verildi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, programda yaptığı konuşmada, “Türkiye, vicdansızlık ve çifte standardın karabasan gibi dünyanın üzerine çöktüğü bir dönemde merhametin, şefkatin, iyiliğin sesi olmuştur. Bakınız biz sadece ülkesindeki çatışmalardan kaçan 3,6 milyon Suriyeli kardeşimize kapımızı açmadık, aynı zamanda onları bağrımıza bastık. Sınırlarımıza gelen hiç kimsenin etnik kimliğini, dinini, kültürünü, meşrep ve mezhebini sorgulamadık” dedi.
“Sınırlarımıza gelen hiç kimsenin etnik kimliğini, dinini ve mezhebini sorgulamadık”
Türkiye’nin bu alanda yaptığı harcamanın 35 milyar doları aştığını bildiren Erdoğan, “Avrupa Birliği verdiği sözü tutmadı. Bize 1 milyar 750 milyon dolar ödeyecekti ama ödemedi. Fakat biz ödeseler de ödemeseler de bu desteklerimizi yapmaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, “İmkanları bizden katbekat fazla ülkeler mültecileri toplama kamplarında mahkum ederken, biz kardeşlerimizle soframızı paylaştık. Sınırlarımıza gelen hiç kimsenin etnik kimliğini, dinini, kültürünü, meşrep ve mezhebini sorgulamadık. Türkmen kardeşlerimize sahip çıktığımız gibi Kürt kardeşlerimize, Arap kardeşlerimize de sahip çıktık. Müslümanlara kapımızı açtığımız gibi Ezidilere, Hristiyanlara da kapımızı ardına kadar açtık. Paylaşmanın bereketine inandık, merhametin gücüne iman ettik. Böylece Türkiye’yi dünyanın en cömert ülkesi yaptık” diye konuştu.
“Ecdadımızın yaptığı gibi dört kıta, yedi iklimde Türkiye’nin iyilik sancağını göndere çekiyoruz “
Batılı kuruluşlar gibi ‘kalkınma yardımı’ adı altında farklı hesapların içine girmediklerine vurgu yapan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bize has, Türk milletine has yardım modeliyle kalıcı izler bıraktık. Yardıma koştuğumuz bölgelerde yaşayan insanlara balık tutmasını, hiç kimseye muhtaç olmadan ayakları üzerinde durmasını öğretmeye çalıştık. Afrika gibi zengin kaynaklara sahip yerlerde insani yardım üzerinden yeni bağımlılık ilişkisi kurma gibi bir çabanın içerisine girmedik. Bugün TİKA’mızla, AFAD’ımızla, Kızılay’ımızla, Diyanet Vakfı’mızla, sivil toplum kuruluşlarımızla dünyanın en zor, en sıkıntılı coğrafyalarında insani yardım faaliyetini sürdürüyoruz.
Hamdolsun nereye gitsek, hangi ülkeyi ziyaret etsek bir Türk yardım kuruluşunun orada bıraktığı izle, eserle karşılaşıyoruz. Tıpkı ecdadımızın yaptığı gibi dört kıta, yedi iklimde Türkiye’nin iyilik sancağını göndere çekiyoruz. İçimizdeki kimi gafiller, kimi vicdansızlar anlamasa da biz imkanlarımızı mazlumlarla paylaşmayı sürdüreceğiz. Zalimler karşısında eğilmeyecek, bükülmeyecek, üç günlük menfaat için zulme asla alkış tutmayacağız.”
“Bu ödüller iyilere hürmetimizin, iyiliğe saygımızın en güzel nişanesidir”
Şair ve devlet adamı Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig’de “Kötülere haşmet ve siyaset, iyilere ise daima hürmet lazımdır” tavsiyesinde bulunduğunu aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bu ödüller iyilere hürmetimizin, iyiliğe saygımızın en güzel nişanesidir. Kuşu ölen bir çocuğa taziye ziyaretinde bulunan bir Peygamber’in ümmeti olarak çabamız, merhametin çorak gönülleri ıslatmasına vesile olmaktır. Şüphesiz aramızdaki iyilik neferlerine asıl ecirlerini Rabbimiz hem bu dünyada hem de ahirette bol bol verecektir. Eş-Şekur, Er-Rahman, Er Rahim ve El-Kerim Esmasıyla Yüce Mevla, yapılan bu iyilikleri asla karşılıksız bırakmayacaktır. Biz burada sadece ülkemiz ve milletimiz adına vefa, şükran borcumuzu ödemeye çalışıyoruz. Bu vesileyle Müslüman olmanın güzelleştiren bir vasıf olduğunu, şükür ve iftihar edilecek bir nimet olduğunu bir kez daha hatırlıyoruz.”
“İyilik ödülleri sayesinde bir kez daha hakiki ve kalıcı olanın farkına varıyoruz”
Ödüller dolayısıyla birbirinden değerli hayır faaliyetlerinden haberdar olduklarının, göz yaşartıcı hikâyelere şahitlik ettiklerinin altını çizen Erdoğan, konuşmasını, “Dünya hayatının onca yükü, karmaşası ve albenisi karşısında bir kez daha hakiki, baki, kalıcı olanın farkına varıyoruz. Bu ödülleri takdim merasiminde ödül alan kardeşlerime şahsım, milletim ve Diyanet Vakfımız ve Diyanet teşkilatımız adına tekrar teşekkür ediyorum. İnsanı insanlığından utandıran onca hadiseye rağmen iyilik hikâyelerinizle bizleri gururlandırdığınız, içimizde ümit tohumlarını yeşerttiğiniz için şükranlarımı sunuyorum. Rabbim bizi iyilerin, sadıkların yolundan ayırmasın, ayaklarımızı sırat-ı müstakim üzere tutsun diye dua ediyorum” sözleriyle sonlandırdı.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: “Her birimiz birer iyilik neferi olduğumuzda bütün insanlığın huzurlu bir hayata kavuşacağına inanıyoruz”
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ise, yaptığı konuşmada, iyiliği gündem yapmak üzere tertiplenen bu ödül töreninin bütün insanlık için bir iyilik menbaı olmasını temenni ederek, “İyilik, güzel ahlakı kuşanarak kulluk ve sorumluluk bilinciyle yaşanan bir hayattır” dedi.
Sadece maddî varlığı değil, bilgiyi, alın terini, tecrübeyi, duayı, sevgiyi, hüznü, derdi paylaşmanın da bir iyilik olduğunu belirten Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “Müminler için hayat, bir iyilik yolculuğudur. İnsan da bu dünyaya, Âlemlerin Rabbine inanmak, ibadet etmek ve iyi işler yapmak için gelen bir yolcudur. Ahiret ise, iyiler için ebedi mutluluk yurdu ve selam diyarıdır” diye konuştu.
“İyiliğin vazgeçilmez şartı; samimi, gösterişten uzak ve beklentisiz olmasıdır”
Başkan Erbaş, iyiliklerin, ancak ihlas ve ihsanla anlam kazanacağına vurgu yaparak, “İyilikler sadece Rıza-yı Bâri için yapılır. Yani iyiliğin vazgeçilmez şartı, samimiyeti kuşanmak, gösterişten uzak ve beklentisiz olmaktır” ifadelerini kullandı.
Başkan Erbaş, 44 yıl önce, İslam’ın hayır ve bereket mefkûresini ve ecdadın iyilik mirasını, emanet bilinciyle günümüze ve geleceğe taşımak idealiyle kurulan Türkiye Diyanet Vakfının (TDV), bugün 1001 şubesi ile Türkiye ve 145 ülkede iyiliğin adresi olmuş evrensel bir hayır kuruluşu haline geldiğini söyledi.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve TDV’nin dünyanın ihtiyaç duyulan her yerine, dil, din, ırk, mezhep, meşrep farkı gözetmeksizin yardım elini uzattığını ifade eden Başkan Erbaş, “Diyanet İşleri Başkanlığımız, Türkiye Diyanet Vakfımız, sosyal yardımlardan eğitime, camilerin inşasından gönüllerin ihyasına kadar birçok alanda hayrî çalışmalar yapmaktadır. Müslüman azınlıkların, savaşlara, işgallere, afetlere maruz kalanların, yoksulların, kimsesizlerin ve çaresizlerin umudu ve sevinci olmaktadır” şeklinde konuştu.
“Hedefimiz ümmettin bütün gençleriyle tanışmaktır”
“Hedefimiz, ülkemizin bütün gençlerine dokunmak, ümmet coğrafyamızın bütün gençleriyle tanışmaktır” diyen Başkan Erbaş, şöyle devam etti:
“Dünyanın bütün dillerinde İslam’ın hakikatlerini yeryüzünün her köşesine ulaştırmaktır. Daha çok mazluma ve muhtaca yardım eli uzatmaktır. Bunun için, devletimizin, milletimizin desteği ve mensuplarımızın gayreti ile yaptığımız ve burada sayamadığımız daha pek çok hizmetler, seferberlik ruhuyla artarak devam edecektir.”
Başkan Erbaş, dünyayı iyiliğin değiştireceğini ifade ederek, “Her birimiz birer iyilik neferi olduğumuzda bütün insanlığın huzurlu ve onurlu bir hayata kavuşacağına inanıyoruz” dedi.
Ödül alan 7 iyilik öncüsü
“5.Uluslararası İyilik Ödülleri” töreninde yaptıkları iyilik çalışmalarına ödül verilen 7 iyilik öncüsünün isimleri ve hikayeleri şöyle:
HUZEYFE AYDIN
Doğuştan görme engelli 19 yaşındaki Huzeyfe Aydın, azmi ve çalışkanlığıyla herkesin takdirini kazandı. Emeklerinin karşılığını alarak hukuk fakültesine tam burslu olarak girmeyi başardı. Huzeyfe’nin yaptıkları bunlarla sınırlı değil. O, üniversiteye başlar başlamaz kolları sıvadı ve kendisi gibi görme engelli olan arkadaşları için 12. Sınıf Arapça ders kitabını Braille alfabesine çevirdi. Huzeyfe, şimdi bu kitabı kendisine ulaşan görme engelli arkadaşlarına ücretsiz dağıtıyor. Huzeyfe Aydın’a ödülünü Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Mustafa Rifat Hisarcıklıoğlu verdi.
ZİLHA ŞETA
Zilha Şeta, Saraybosnalı bir iyilik gönüllüsü. Yıllar öncesinden kurduğu aşeviyle ihtiyaç sahiplerine yemek dağıtıyor. İlk zamanlar, ülkenin Doğu bölgesinden kaçan mülteciler için hizmet veren aşevi, şimdilerde günde binden fazla kişiye kapısını açıyor. Ramazan ayında ise bu sayı beş binlere kadar çıkıyor. Zilha teyze ayrım yapmadan herkesin bu aşevinden yararlanmasını sağlamış, o sadece Boşnakların değil herkesin Zilha teyzesi. Şeta yardımseverliği ve paylaşmayı hayatının merkezine almış. Şeta’ya ödülünü Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı verdi.
OSMAN GÖKREM
İstanbul Beyoğlu’nda Selime Hatun Camii imam hatibi Osman Gökrem, evsiz dostu imam olarak biliniyor. O, ihtiyaç sahipleri için camisinin kapılarını ardına kadar açan bir yardımsever. Osman Hoca, evi olmayanların, parkları bahçeleri yurt edinenlerin rahatça kullanabilmeleri için caminin alt katına banyo yaptırır. Onlara gönüllü berberlik hizmeti vererek saçlarını ve sakallarını traş eder. Her cumartesi sabahı cami önünde çay, çorba, simit ikramında bulunur. Onların gözlerindeki hüznü az da olsa dağıttığında mutlu olan Osman Hoca, bir kişiyi kurtarmak insanlığı kurtarmak gibidir diyerek her geçen gün iyilik dalgasını genişletmeye çalışıyor. Görkem’e ödülünü Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Dr. Ekrem Keleş’ten aldı.
AYŞE MASLUHİ
Ayşe Masluhi, Kudüs’ün Yahudi yerleşimi olan Megaribe Mahallesi’nde bir apartmanda yaşıyor. O, çevresini saran işgalci yerleşimcilere, evinin girişinde kurulan barikatlara, 7/24 izlenen kameralara rağmen hayatını gururla ve inançla devam ettiriyor. 25 metrekarelik evini Yahudi yerleşimcilerin ısrarlarına ve yüksek fiyatlar teklif etmelerine rağmen satmıyor. Direnişi ve asaletiyle bütün Müslümanlara örnek olan Masluhi, Karun’un hazinelerini de verseler evini asla Yahudi işgalcilere satmayacağını söylüyor ve Türkiye’deki Müslümanlardan tek bir şey istiyor: Filistin’i yalnız bırakmayın! Ayşe Masluhi’ye ödülünü Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ın davetlisi olarak törene katılan Katar Evkaf ve İslam İşleri Bakanı Gays bin Mübarek El Kuvari verdi.
TURGAY TANÜLKÜ
Kendisi de genç yaşında cezaevinde yatan sanatçı Turgay Tanülkü, ailesi cezaevlerinde bulunan çocuklarla 20 yılı aşkın zamandır adeta bir baba gibi ilgilendi. Onlara kol kanat gerip okuttu ve vatana, millete hayırlı bireyler olmasını sağladı. O, yirmiden fazla çocuğun manevi babası olarak çocukların ellerinden tutmaya devam etmekte ve ailesini gün geçtikçe genişletmektedir. İyilik bazen birilerinin umudu olmak bazen de kötülüklere kalkan olmaktır. Tanülkü’ye ödülünü Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş verdi.
ŞENGÜL KAZAN
Şengül Kazan 40 yıldır Darülaceze gönüllüsü. Haftanın iki günü Darülacezeye gelip burada yaşayanların tırnak bakımını yapıyor. Yaşlıların banyosundan yemeklerine kadar birçok ihtiyaçlarıyla ilgileniyor. Kâh dertleriyle hüzünleniyor kâh sevinçlerine ortak oluyor. Şengül Kazan’ın, Darülaceze dönüşü yaşadığı huzuru anlatmaya kelimeler yetmiyor. Şengül Kazan, Darülacezedeki yaşlıların en çok sevgiye ihtiyacı olduğunu söylüyor ve gençlerden yaşlılarına sahip çıkmalarını istiyor. Kazan ödülünü, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın elinden aldı.
FREDERİC OMAR KANAUTE
Frederic Omar Kanaute, Mali asıllı bir futbolcu. O, yaptığı hizmetlerle adını iyiler kervanına yazdırmayı başardı. 20’li yaşlarda İslam’ı seçen sporcu Mali sokaklarında dolaşırken gördüğü fakir çocuklardan etkilendi ve onlar için bir vakıf açtı. Bu vakıf sayesinde Mali’de yüzlerce çocuk için köy kurdu ve onların umudu oldu. Ayrıca İspanya’da bir caminin yıkılmasını engelledi. Hatta caminin bulunduğu yeri satın alarak Müslümanlara devretti. Kanaute’ye ödülünü Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı verdi.
Mahmut Celalettin Öktem’e verilen ödülü, Sadettin Ökten Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinden aldı.
Hacı Bayram Camisi Başimamı Ahmet Karalı’nın Kur’an tilaveti ile başlayan törene, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Diyanet İşleri Başkanlığı üst düzey yöneticiler ile çok sayıda davetli katıldı