Diyanet İşleri Başkanlığı’nca Peygamber Efendimizin veladeti münasebetiyle düzenlenen 2019 Yılı Mevlid-i Nebi Haftası’nın açılış programı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla İstanbul’da yapıldı.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nca Hazreti Peygamberin veladeti münasebetiyle düzenlenen 2019 Yılı Mevlid-i Nebi Haftası’nın açılış programı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla İstanbul’da yapıldı.
Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi’nde düzenlenen programa, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Bakanlar, TBMM eski Başkanı Binali Yıldırım ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Kur’an-ı Kerim tilaveti, sala ve salavat-ı şerifler ile başlayan programda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hz. Peygamber’in edeple, hürmetle, huşu ve heyecanla yad edilmesine vesile olan Diyanet İşleri Başkanlığına program için teşekkür etti.
Aile müessesinin çok ciddi tehlikelerle karşı karşıya olduğunu belirten Erdoğan, bu nedenle haftanın temasını “Peygamber ve Aile” olarak belirleyen Diyanet İşleri Başkanlığını tebrik etti. Erdoğan, Mevlid-i Nebi Haftası boyunca yapılacak etkinlikler, sempozyum ve diğer programlarla Hazreti Peygamber’in örnek hayatını, bilhassa da aile yaşantısını, gençler başta olmak üzere milletin tamamına anlatma imkanı bulacaklarına inandığını söyledi.
Erdoğan, “Biz, Hz. Peygamber’in kutlu yoluna meftun bir milletiz. Türk milleti olarak en çok ona hürmet eder, onu özleriz. Sözlerin en güzeliyle yine en çok onu anarız. Şiirlerin en güzelini onun için yazar, onun için okuruz. Dualarımıza, ‘Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed’ diyerek yine onun adıyla başlarız. El emeği, göz nuru olan en kıymetli ilim ve sanat eserlerimizi ona ithaf ederiz. Çiçeklerden en çok gülü sevmemiz rengiyle kokusuyla güzelliğiyle onu hatırlattığı içindir. Onun aşkıyla mest olanlar bayrağımızdaki hilalde İsm-i Celal’i, yıldız da ise Habib-i Kibriya’yı görür.” diye konuştu.
“Ona hürmeten ordumuza peygamber ocağı, bu ocakta yetişen yiğitlere de Mehmetçik deriz”
Hz. Peygamber’e duyulan derin muhabbetin isimlere yansıdığını aktaran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Erkeklerimiz Ahmet’tir, Mahmut’tur, Mustafa’dır, Mehmet’tir. Mehmet oluşu da edebindendir. Aslı onun da Muhammed’dir ama yumuşatarak onu Mehmet’e çevirmişlerdir, olur ya layık olamayız diye. Kadınlarımız Hatice’dir, Fatıma’dır, Ayşe’dir, Zeynep’tir. Onun dostları olan Hz. Ebubekir, Ömer, Osman, Ali hepimizin başının tacıdır. ‘İki reyhanım’ diyerek sevdiği Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin bizim de göz bebeğimizdir. Ona hürmeten ordumuza peygamber ocağı, bu ocakta yetişen yiğitlere de Mehmetçik deriz. Dünyanın hiçbir yerinde bunun bir başka benzeri yoktur.
Bu milletin hamuru İslam’la müşerref olduğundan beri, Peygamber Efendimizin aşkıyla yoğrulmuştur. Asırlardır göz kubbemizi süsleyen Ezan-ı Muhammediler millet olarak bağımsızlığımızın remzidir. İstanbul’da Sultanahmet Meydanı’nı dolduran ezan-ı Muhammedi, Diyarbakır Ulu Camisi’nden de aynı ruhla aynı coşkuyla okunur. Edirne Selimiye’de edilen dualar, Şanlıurfa Halilürrahman Camisi’nde yapılanlarla kucaklaşarak arşı alaya ulaşır. Günde beş vakit yönümüzü Kabe’ye dönerken, ellerimizi semaya açarken, selamlaşırken, musafaha yaparken bir kez daha millet, ümmet olmanın şuuruna ereriz. Biz dualarla buluşarak bir oluruz, kardeş oluruz. Ülkemizden binlerce, on binlerce kilometre ötedeki insanların derdiyle bizi dertlendiren İslam ortak paydasıdır, ümmet olma şuurudur.”
“Biz onları kovamayız, onları bombaların altına gönderemeyiz”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, üzerinden 1400 sene geçse de Veda Hutbesi’ndeki kutlu tavsiyenin rehberleri olduğunu vurgulayarak, hutbedeki “Müminler, sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz. Müslüman Müslüman’ın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler.” ifadelerini hatırlattı.
Erdoğan, “Arakanlı, Suriyeli, Türkistanlı mazlumlar bizim kardeşimizdir. Hani birileri diyor ya ‘Suriyeliler gitsin.’ asla biz bunlara eyvallah edemeyiz. Bizim Peygamberimiz unutmayın muhacirdi. Medine Müslümanları ensardı. Şimdi Allah bizlere ensar olmayı nasip etti. Bombalardan kaçan Suriyeli kardeşlerimize de muhacir olmayı nasip etti. Bunu birileri anlamayabilir ama biz bunun idraki içerisindeyiz. O kardeşlerimiz evlerine, topraklarına inşallah oradaki durumlar hal yoluna girdiği zaman zaten kendileri de gidecektir. Ama biz kovamayız, onları bombaların altına gönderemeyiz. Çünkü bizim kardeşlik anlayışımız bu.” ifadelerini kullandı.
“Biz Allah’ın ipine sıkıca sarılırsak hiçbir güç bizi birbirimize düşüremez”
Afrikalı, Asyalı mağdurların da özbeöz kardeşleri olduğunu, cihanşümul İslam kardeşliğinin sınırının bulunmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hiç kimse bizim aramıza ayrılık tohumları ekemez. Biz vahdete inanırsak, fitne projeleri bu topraklarda boy veremez. Biz Allah’ın ipine, Resulü Ekrem Efendimizin sünnet-i seniyyesine sıkıca sarılırsak hiçbir güç bizi birbirimize düşüremez.” değerlendirmesinde bulundu.
Müslümanların sancılı günler yaşadığına dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
“Mezhepçilik fitnesinin, ırk, renk, dil, kabile taassubunun kalplerimizi ve zihinlerimizi esir aldığı bir dönemden geçiyoruz. İnsanı insan yapan değerler, tarihte belki hiç olmadığı kadar ağır bir saldırı altındadır. Ferdi ihtirasların, toplumsal hastalıkların, adaletsizliklerin, baskı ve şiddetin bütün insanlığın üzerine adeta karabasan gibi çöktüğü bir bunalım çağındayız. Yüzyıllardır barış ve esenlik diyarı olan İslam beldelerinden bugün sadece yetimlerin, kadınların, evladını bir kör kurşuna kurban vermiş, yüreği yanan anaların feryatları yükseliyor. Medeniyetlere beşiklik etmiş kadim şehirlerimiz, halkına zulmeden diktatörlerin elinde büyük bir enkaz yığınına dönüşüyor.
“İslam ülkelerinde palazlandırılan terör örgütleri, masumları acımasızca katlediyor”
İslam ülkelerinde palazlandırılan terör örgütleri, camide namaz kılan müminleri, pazarda alışveriş yapan masumları, okula giden çocukları acımasızca katlediyor. İslam medeniyeti bir tarafta DEAŞ, Boko Haram, Eş-Şebab, FETÖ, PKK, YPG gibi katil sürülerinin, diğer tarafta cehaletin mezhep ve meşrep taassubunun cenderesinde adeta kültürel bir soykırıma maruz kalıyor. Günümüzün haçlıları olan neonazi terör örgütleri, dünyanın en gelişmiş, sözüm ona en demokratik ülkelerinde Müslümanlara hayatı dar ediyor. Rabb’imin bizlere bir lütfu olan doğal kaynaklarımız, o topraklar üstünde yaşayan Müslümanları değil, Batılı sömürgecileri zenginleştiriyor. Gün geçmiyor ki ibadethanelerimize yönelik bir saldırı haberi almayalım. Gün geçmiyor ki müminlerin onurunu ayaklar altına alan bir hadise görmeyelim. Gün geçmiyor ki Peygamber Efendimizin mübarek şahsı manevisine yönelik bir edepsizliğe, ahlaksızlığa şahit olmayalım.”
Erdoğan, sevginin, rahmetin, merhametin, yoksulların, yolda kalmışların, mazlumların, gençlerin, çocukların peygamberi olan Hazreti Muhammed’i kemal-i edeple yad ettiğini, milletin ve tüm ümmetin Mevlid Kandili’ni gönülden tebrik ettiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy’un, “Dünya neye sahipse, onun vergisidir hep/Medyun ona cem’iyyeti, medyun ona ferdi/Medyundur o ma’suma bütün bir beşeriyyet/Ya Rab, bizi mahşerde bu ikrar ile haşret.” dizeleriyle sözlerini tamamladı.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: “Güçlü toplum, güçlü aile bağları ile kurulur”
Programın açılış konuşmasını yapan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Mevlid-i Nebi’nin Müslümanların zihin ve gönül dünyalarında çok güçlü ve köklü bir yere sahip olduğunu ifade ederek, “Mevlid, Peygamberimizin şahsında insanlığın yeniden doğuşunu ve aydınlık geleceğini ifade etmektedir. Zira cahiliye karanlığında yolunu ve değerlerini kaybeden insanlık; onun peşinden giderek, imanın gücü ve ahlakın güzelliğiyle dünya tarihinin en nadide şahsiyetlerini yetiştirmiş, en mükemmel medeniyetini inşa etmiştir” dedi.
Başkan Erbaş, her sene Mevlid-i Nebi Haftası’nda, toplumumuz ve insanlık için önem arz eden bir konuyu kapsamlı bir biçimde ele aldıklarını belirterek, 2019 yılı Mevlid-i Nebi Haftası için “Peygamberimiz ve Aile” konusunu belirlediklerini söyledi.
Başkan Erbaş, Allah’ın, kullarına aile kurma ve aileyi koruma duygusu bahşettiğini ve ‘el-Vedûd’ ismi celilinden ‘meveddet’ gibi katıksız ve karşılıksız bir sevgiyi, varlığının delili olarak aileye lütfettiğini dile getirerek, “Yüce dinimiz İslam; ailede adaletin, ihsanın, fedakârlığın, sorumluluk bilincinin, istişarenin, karşılıklı yardımlaşma ve anlayışın hâkim kılınmasını; eşlerin birbirine güven duymasını ve bağlılık göstermesini, sevinç ve mutluluklar kadar, keder ve yorgunlukların da paylaşılmasını istemektedir” diye konuştu.
“Hiçbir gerekçe aileyi ihmal etmeye mazeret olamaz”
Başkan Erbaş, ailenin, geçmişi ve geleceği bağlayan bir köprü olduğuna işaret ederek, “Ailenin, nesli muhafaza etmek gibi önemli ve vazgeçilemez bir işlevi vardır. Ailenin nesli muhafaza etme bilinciyle kurulduğu toplumlar, medenî toplumlardır. Çünkü insani ve vicdani değerler ancak bu tür bir aile ortamında doğup gelişir ve bir sonraki kuşağa aktarılır. Dine, hayata, topluma ve insanın var oluşuna dair sağlıklı bir zihniyet, aileden başka hiçbir ictimai kurum veya kuruluşta doğup gelişemez. Güçlü toplum, güçlü aile bağları ile kurulur. Huzurlu toplum, ancak aile huzuruyla başlar” ifadelerini kullandı.
“Hangi açıdan düşünürsek düşünelim hiçbir gerekçe ya da meşgale, aile olmayı ertelemeye ve aileyi ihmal etmeye mazeret olamaz” diyen Başkan Erbaş, “Hiçbir meslek ya da hedef, aile kurmaktan, anne-baba olmaktan daha önemli kabul edilemez. Hiçbir makam ve mevki, anne-baba olma şerefinden ve sorumluluğundan büyük olamaz” şeklinde konuştu.
“Aileyi güçlendiren bir yayın politikası izlemesi medyanın en büyük sorumluluğudur”
Başkan Erbaş, hayatın her alanında olduğu gibi ailede de zaman zaman zorlukların, kırgınlıkların, gerilimlerin yaşanmasının mümkün olduğunu hatırlatarak, “Önemli olan, karşılaşılan sıkıntıları sabır, hoşgörü ve fedakârlıkla göğüslemek, haksızlığa yol açmadan, şefkat, itidal ve adaletle bu sorunları aşmaya çalışmaktır” dedi.
Medyanın yayınlarında aileye karşı önemli sorumluluklar düştüğüne dikkat çeken Başkan Erbaş, “Aileyi ortak bir değer olarak koruyan, aile ahlakını gözeten ve aileyi güçlendiren bir yayın politikası izlemesi, medyanın en büyük sorumluluğudur” ifadelerini kullandı.
Başkan Erbaş, Hazreti Peygamberin aile hayatının, çağları aşan bir güzellikle, kıyamete kadar bütün insanlar için en mükemmel örnek olduğunun altını çizerek, “Zaman, mekân ve teknoloji ne kadar değişirse değişsin, esasında insanın aileye duyduğu ihtiyaç ve ailede huzuru temin edecek temel ilkeler aynı önemde varlığını devam ettirecektir” diye konuştu.
“3 bin 70 hocamızla ailelerimize manevi danışmanlık ve dini rehberlik hizmeti sunuyoruz”
“Peygamber Efendimiz aile fertlerine daima merhametle, adaletle, iyilikle ve nezaketle davranmış, bütün ilişkilerinde insan onuruna ve haklarına saygıyı esas almıştır” ifadelerini kullanan Başkan Erbaş, şöyle devam etti:
“Diyanet İşleri Başkanlığı olarak 81 il ve ilçe müftülüklerimiz bünyesinde hizmet veren 401 Aile ve Dini Rehberlik Büromuz ve bu bürolarda görev yapan 3 bin 70 hocamızla ailelerimize yönelik manevi danışmanlık ve dini rehberlik hizmeti sunuyoruz.”
“81 ilde aileye yönelik eğitimler yaptık”
Diyanet İşleri Başkanlığı olarak aileye yönelik Türkiye genelinde yaptıkları eğitimlerle ilgili bilgi aktaran Başkan Erbaş, “81 ilimizin tamamında “Sağlıklı Birey, Mutlu Aile, Huzurlu Toplum”, “Aile Okulu”, “Güçlü Toplum, Güvenli Gelecek”, “Evliliğe İlk Adım” gibi projeler yürütüyoruz. 4 pilot ilimizde “Baba Okulu” Projesi, 44 ilimizde “Biz Bir Aileyiz” Projesi ve 14 ilimizde “Kız Çocuklarının Okullaşmasının Sağlanması ve Çocuk İşçiliği İle Mücadele Projesi” kapsamında eğitimler ve etkinlikler yaptık. Bunlara devam ediyoruz” diye konuştu.
Başkan Erbaş, her yıl “Aile Haftası”nda aileyi ayakta tutan bir aile değerini gündeme taşıdıklarını ifade ederek, “Belirlenen tema kapsamında “Aile Forumları” düzenliyoruz. Cami sohbetlerinden konferanslara, ev ziyaretlerinden çalıştaylara yüzlerce program icra ediyoruz. İlk defa bu sene “Ailemde İyilik Var” temasıyla ödüllü kısa film ve fotoğraf yarışması düzenledik” ifadelerini kullandı.
“Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Projesi” kapsamında ailede merhameti hâkim kılmak üzere 100 bini aşkın din görevlisine özel ve kapsamlı eğitimler yaptıklarını belirten Başkan Erbaş, “ ’Çocuk İhmal ve İstismarı Farkındalık Eğitimi’ kapsamında, çocuklarımızın dokunulmazlığını korumak amacıyla vaiz, imam-hatip, müezzin-kayyım ve Kur’an kursu öğreticisi kadrosundaki 70 bin 149 hocamıza farkındalık eğitimi verdik. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız ile imzaladığımız işbirliği protokolü çerçevesinde sosyal hizmet kurumlarında kalan binlerce çocuk, genç, kadın ve yaşlıya, özel olarak eğitim almış personelimiz tarafından manevi danışmanlık ve rehberlik hizmeti sunmaktayız” şeklinde konuştu.
“Diyanet Televizyonumuz, bütün yayınlarıyla tam anlamıyla bir aile kanalıdır”
Diyanet İşleri Başkanlığının kadın ve aileye yönelik yayın faaliyetlerine de değinen Başkan Erbaş, şunları söyledi:
“Bu çerçevede okurlarımıza aile bilinci aşılamak ve aile sorunlarına dini referanslardan beslenen çözümler üretmek üzere son iki yıl içinde toplam 26 ayrı eser yayınlayarak milletimizin istifadesine sunduk. 2019 yılı Ocak ayından itibaren müstakil olarak bir Aile Dergisi yayınlamaya başladık. Diyanet Televizyonumuz ve Diyanet Radyomuz aile ekseninde din ve maneviyat eğitimine, kültür ve kimlik inşasına yer veren çok sayıda programa ev sahipliği yapmaktadır. Diyebiliriz ki, Diyanet Televizyonumuz bütün yayınlarıyla tam anlamıyla bir aile televizyonudur. Bütün kardeşlerimden frekanslarını Diyanet TV’ye ayarlamalarını özellikle istirham ediyorum.”
Diyanet İşleri Başkanlığınca Mevlid-i Nebi Haftası dolayısıyla gerçekleştirilecek etkinliklere değinen Başkan Erbaş, “22-26 Kasım tarihlerinde Antalya’da, Peygamberimiz ve Aile konulu “Uluslararası Mevlid-i Nebi Sempozyumu” düzenleyeceklerini kaydetti.
Başkan Erbaş, destek ve himayeleriyle din hizmetlerinin yanında olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür etti.
Programda Başkan Erbaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tablo hediye etti.